Taş suyunun, kanser hücrelerini önlediğini iddia etti
Eskişehir Osman Gazi Üniversitesi (ESOGÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Ayhancı, taş suyunun kanser hücrelerini önleyici etkisi olduğunu iddia etti.
Dünyada ilk kez taş suyunun kanser üzerinde etkisini araştıran ve Türkiye'de ilk defa ürettiği yapay kanla ismini duyuran Prof. Dr. Adnan Ayhancı, 5 farklı üniversitede 10 yıldan beri yaptığı araştırmayla taş suyunun kanser hücrelerini önlediğini bulduğunu savundu. Özel taşlardan ve özel tekniklerle ürettiği taş suyunun kanser hücrelerini önleyici etkisi olduğunu tespit ettiğini iddia eden Prof. Dr. Ayhancı, son aşamasında oldukları ilaç için gerekli fonların sağlanması ve bürokratik engellerin kaldırılması halinde bir yıllık çalışmayla bunun halka arz edilebileceğini söyledi. Dünyada çok büyük bir hızla yayılan kanser için Türkiye'nin her yıl kanser ilaçlarına 5 milyar dolar para harcandığını hatırlatan Prof. Dr. Ayhancı, "Biz ülke olarak kansere ilaç tedavisi için çok para veriyoruz, yılda 5 milyar dolar harcamamız var. İşte bunun için bu çok önemli ve iddialı bir proje. Sadece ülkemiz için değil, bütün insanlık için çok önemli bir proje. Düşünün kanseri maden suyu gibi içtiğiniz bir su yeniyor. İçtiğiniz su sizi kanserden hem koruyor hem de iyileştiriyor. Biz bunu pazarlayabiliriz, marketlerde su olarak satabilir ve başka ülkelere rahat bir şekilde satabiliriz. Ülkemiz ekonomik açıdan da çok şey kazanır, ama tabii ki öncelikle bunu sonuçlandırmamız lazım. Bu şekilde elde edilmiş bir suyla önleyici olarak bunu insanlarımıza verirsek, insanlığa sunarsak bu dışarı giden paralar cebimizde kalacak. Tabi bu konuda bürokratik desteğe ve fonlara ihtiyacımız var" diye konuştu. Taş suyunun ilaca dönüşmesinde yaptıkları çalışmaları anlatan Prof. Dr. Ayhancı, yan etkiye rastlamadığını ifade ederek, şunları söyledi: "Biliyorsunuz, su bir besin maddesi olmasının yanında içerisinde bulundurduğu mineral ve bileşiklerle vücudumuzdaki her türlü biyokimyasal reaksiyonların gerçekleşmesinde etkin bir rol oynamaktadır. Vücudumuzun PH dengesinin korunmasından başlayarak, hücrelerdeki moleküllere ve organellere dağılma ortamı oluşturmasına; besinlerin, artık maddelerin ilgili yerlere taşınmasına kadar pek çok görev alıyor. Uzun süredir üzerinde çalıştığımız taş suyunun anti bakteriyel etkilerinin olduğunu saptayınca bu sefer anti kanser etkisine baktık. Kanser alanında kanser için kullanıldığında yan tesirleri yok. Şimdiye kadar hiçbir yan tesiri bulamadık ve normal hücrelere de zarar vermiyor. Biz kendi imkanlarımızla belli bir yere getirdik. Taş suyunu hayvan deneylerinde kullandık. Dokulara zarar veren hiçbir madde bulunmadı. Bunun yanı sıra anti mikrobiyel özelliği var."
Eskişehir Prof. Dr. Ayhancı Taş Suyu, Akciğer ve Prostat Kanseri Hücrelerini Öldürüyor
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Fen Fakültesi Genel Biyoloji Bölümü Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Adnan Ayhancı, özel yöntemlerle elde edilen taş suyunun yaptıkları hücresel araştırma sonucunda akciğer ve prostat kanseri hücrelerinin bölünerek çoğalmasına engel olduğunu söyledi.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Fen Fakültesi Genel Biyoloji Bölümü Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Adnan Ayhancı, özel yöntemlerle elde edilen taş suyunun yaptıkları hücresel araştırma sonucunda akciğer ve prostat kanseri hücrelerinin bölünerek çoğalmasına engel olduğunu söyledi. Prof. Dr. Ayhancı, Kanserle mücadele de yeni ve etkili bir buluş mu Bunu daha da detaylandıracağız, daha derin süreç çalışmalarına gireceğiz. İlk etapta kanser hücrelerini öldürdüğünü ve bunu hangi yolla öldürdüğünü saptadıkö dedi.Osmangazi Üniversitesi Fen Fakültesi Genel Biyoloji Bölümü Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Adnan Ayhancı, Türkiye'nin her yerinde bulunan ve kalsiyum karbonat oranı yüksek olan taşlardan elde edilen suyun, kanser hastalığı ile mücadele edebileceğini söyledi. Şimdiye kadar yaptıkları hücresel araştırmalarda taş suyunun akciğer ve prostat kanserli hücreleri öldürdüğünün tespit edildiğini ifade eden Prof. Dr. Adnan Ayhancı, İş insanı Faruk Durukan özel taşları toplayarak taş suyunu üretti. Daha sonra bize bunun nasıl etkileri olabileceğini sordu. Bunun üzerine bilimsel bir araştırma başlattık. Hem kendi üniversitemizde, hem de İstanbul ve Balıkesir'deki üniversitelerde denedik. Ön çalışmalarını yaptık ve akciğer kanseri üzerine çok etkili bulduk. Hücre kültürü ortamında bunu biraz daha derinleştirerek ileri prostat kanseri hücrelerinde taş suyuyla çalıştık. Hem normal prostat kanseri hücreleri hem de ileri prostat kanseri hücrelerinde gerçekten ileri düzeyde etkili olduğunu gördükö dedi. İstanbul ve Balıkesir Üniversitesi'nde yapılan hayvan deneylerinde taş suyunun hücre ve yaşayan dokulara zarar vermediği anlatan Prof. Dr. Ayhancı, Yani taş suyu hayvan dokularına zarar vermediğini görüldüğü için bizim kanser hücrelerindeki etkilerine baktığımızda olumlu sonuçlar aldık. Yani kanseri önlediğini görmemiz ülkemiz adına çok sevindirici. Kanserle mücadele de yeni ve etkili bir buluş mu Bunu daha da detaylandıracağız, daha derin süreç çalışmalarına gireceğiz. İlk etapta kanser hücrelerini öldürdüğünü ve bunu hangi yolla öldürdüğünü saptadıkö şeklinde konuştu. 'TAŞLAR, TÜRKİYE'NİN HER YERİNDE VAR' Prof. Dr. Adnan Ayhancı, suyu çıkarılan taşların Türkiye'nin hemen yerinde var olan kalsiyum ve karbonatı yüksek taşlar olduğunu söyledi. Taşların, Faruk Durukan ve ekibinin kullandığı yöntemle su haline getirildiğini kaydeden Prof. Ayhancı, şunları söyledi Maddenin ilaç olarak insanların kullanımına alınması çok kolay bir şey değil. Fakat bu bir su, içeri bilinen bir su, dolayısıyla hayvanlara zarar vermediğini saptadık. Bundan sonraki aşamalarda mekanizma çalışacağız, hangi enzimlerle bu kanser hücrelerini öldürdüğünü araştıracağız. İnsan aşamasına 4 faz deneniyle yapılacak. İnsana zarar verecek bilinen herhangi bir madde yok bizim taş suyumuzun içerisinde. Belli mineral konsantrasyonları olan bir su. Hayvan deneylerinde de organ, doku ve herhangi bir sisteme zarar vermediği saptandığı için biz faz aşamalarını normal ilaçlara göre daha hızlı geçebileceğimi düşünüyorum. İlk aşamadaki düşüncemiz normal su olarak kullanılmasıö 'İKİ KANSER HÜCRESİNİ DE TAŞ SUYU ÖLDÜRDÜ' Prof. Dr. Ayhancı, taş suyuyla yapılan bilimsel araştırmalarda ok hızlı yayınlan kanser türlerini seçtiklerini söyledi. İlk etapta akciğer ve prostat kanseri üzerinde yoğunlaştıklarını anlatan Ayhancı, Bizim çalışmamızda çok hızlı kanserleri seçtik. Türkiye'de ciddi ölümlere yol açan bir kanser türü. Prostatın hem erken aşama hem de normal kanser kolonisini seçtik. Her ikisini de taş suyu öldürdü. Şunu gözlemliyoruz, kanser dediğimiz kontrolsüz hücre çoğalmasıdır. Bizim kullandığımız taş suyu, hücrenin bölünmesini, G0-G1 aşamasını baskılıyor. Yani hücrenin bölünmesini önlüyor. Kanser hücreleri hızlı bölündüğü için bölünmedikleri zaman ölürler. Apoptoz dediğimiz mekanizma ile ölüme giderler, bu şekilde taş suyu hücreleri ölüme götürüyor. Taş suyunun içinde normal maden sularında bulunanlar ile aynı sadece bir konsantrasyon farkı, oran farkı var. Bu farklı oranların bünyeye alınması bu etkiyi yapıyor. Magnezyum ve sodyum oranlarının kanser hücrelerini durdurduğunu düşünüyoruz. Türkiye kanser tedavisine çok büyük paralar harcayan bir ülkeyiz. Mevcut kanser ilaçları hastalığı ortadan kaldırmıyorlar. Biz ucuz bir ilaçla bunu önleyebilirsek ekonomik olarak ülkemize çok şey katacaktır. O paralar çok daha farklı yerlere harcanabilecektir diye konuştu.
Prof.Dr. Adnan Ayhancı'nın başarısı
2017 Yılının En İyilerini Seçtiği 5. Mavi Çınar Ödülleri Sahiplerini Buldu!
Eryetiş Balkanlar Eğitim Kurumları çatısı altında faaliyet gösteren okulların öğrencileri her yıl ülke düzeyinde bilim, sanat, edebiyat ve spor alanlarında başarılı çalışmaları ile öne çıkan kişi ve kuruluşları öğrenci, öğretmen ve velilerin oylarıyla belirlemekte, belirlenen kişi ve kuruluşlar “YILIN EN İYİLERİ” adı altında kamuoyuyla paylaşmakta ve “MAVİ ÇINAR ÖDÜLÜ” ile ödüllendirilmekte olup merasim gerçekleşti. Mavi Çınar Ödülleri 12 Ocak 2018’de 5. defa sahiplerini buldu. Eryetiş Balkanlar ailesinin başarılı ve anlamlı gününde satırlar, sözcükler dile geldi, güzel heyecanlar yaşandı. 2017 yılı kültür, sanat, edebiyat, televizyon, bilim, tiyatro, müzik dallarının en iyilerinin seçildiği 5. Mavi Çınar Ödülleri Töreni misafirlerin katılımıyla daha da anlamlı hale geldi. 11 kategoride değerlendirme yapıldı.
-Yılın En İyi Bilim Çalışması- Prof.Dr. Adnan AYHANCI
Yapay Kan Hayvanlar Üzerinde Haziran Ayında Denenecek
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Ayhancı yapay kanın önümüzdeki Haziran ayında hayvanlar üzerinde deneneceğini söyledi. ESOGÜ Prof. Dr. Necla Özdemir Salonu’nda gerçekleştirilen ve öğretim üyelerinin yanı sıra öğrenciler de katıldığı “Yapay Kan” konulu konferansta konuşan, Prof. Dr. Adnan Ayhancı, Anadolu Üniversitesi, Dicle Üniversitesi, Kars Kafkas Üniversitesi ve özel bir Ar-Ge firması tarafından desteklenen yapay kan çalışmaları hakkında bilgiler verdi. Kanla ilgili çalışmaların yaklaşık bin yıllık tarihçesini anlatarak söze başlayan Prof. Dr. Ayhancı, güncel kan ürünlerinin modern çağın bir ürünü olduğunu ve donörlerin verdikleri kanlarla hastalara HIV gibi virüs ve hastalıkların bulaşması nedeniyle, yapay kanla ilgili çalışmaların hız kazandığını belirtti. Üç sene önce kişisel bir gerekçe neticesinde bu konuda çalışmaya başladığını ifade eden Prof. Dr. Ayhancı, ilk sonuçların çok olumlu olduğunu ve çalışmaların Haziran 2016’da hayvanlara uygulanmaya başlayacağını belirtti. Kendi laboratuvarlarında hazırladıkları yapay kanın hemoglobin içerdiğini ve antioksidan özellikler taşıdığını, böylece mevcut diğer yapay kanlara göre 50 kat daha fazla oksijen bağlayabildiğini söyleyen Prof. Dr. Ayhancı, tamamen yerli ve steril kan üretmiş olmanın gururunu yaşadıklarını belirtti. Her kan grubuna uygun olan ve saklama süresi oda sıcaklığında bir yıldan fazla olan bu kanın, ülkemizdeki kan açığını kapatmaya büyük katkı sağlayacağını ifade etti. Prof. Dr. Ayhancı, "Biz bu çalışmaya nereden ilgi gösterdik? Tanıdıklarımdan bazıları hastalıklarla mücadele ediyorlardı. Zaman zaman kan almak zorunda kalıyorlardı. Acaba biz zaman zaman kan verebilir miyiz? diye düşündük. Biz bunu yaptık başardık. Bundan sonraki çalışma, insanlığa nasıl etkiler yapacağı. Tabi çok kolay değil. Bunu söylemek kolay ama; 3-4 yıllık bir çalışma. Halen bazı şeyler eklemeye çalışıyoruz. İlk sonuçlar çok olumlu ve iyi. Hayvan deneyimi Haziran ayında yapacağız bunu planladık. Şu anda araç ve gereçler hazırlanıyor. Az kanla çok iş yapmış yapacağız. Yapay kan üretmek çok zor bir iş. Ama istediğiniz kadar üretebiliriz. Ben çok mutluyum başaracağız" dedi. Prof. Dr. Adnan Ayhancı sözlerini, ülkemizdeki kan bağışı miktarının yetersiz olduğu konusuna dikkat çekerek tamamladı.
Türk bilim adamları yapay kan üretti
Türk bilim adamlarının ortak çalışmasıyla tamamen yerli yapay kan üretildi
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Genel Biyoloji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Adnan Ayhancı, yaptığı açıklamada, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumuna (TÜBİTAK) sunulan "Multidisipliner Araştırma Projesi" önerisi kapsamında tamamen yerli hemoglobin bazlı yapay kan üretiminde ön çalışmaların başarıyla tamamlandığını söyledi. Projeye ESOGÜ, Anadolu Üniversitesi, Kars Kafkas Üniversitesi, Dicle Üniversitesi ve teknopark şirketi olan Bionkit Biyo-Nano Kimya Teknolojileri Mühendislik-Danışmanlık tarafından destek verildiğini aktaran Ayhancı, proje ile kana duyulan ihtiyacın giderileceğini bildirdi. Proje kapsamında 8 temel araştırmacının görev aldığını belirten Ayhancı, "Dünyada birçok ülke, yapay kan üretiyordu. Bizde bu yapay kan üretimini Türkiye'de gerçekleştirdik. Kanın temel işlevlerinden biri, vücutta oksijeni taşımak ve bunu dokulara bırakıp onun yerine karbondioksiti almaktır. Yapay kan üretimi, klasik kan bağışına ve nakline bir alternatif değil, aksine destektir. Araştırma ekibimiz, kan bağışının aynı hızla devam etmesi gerektiğine inanmaktadır" diye konuştu. Proje kapsamında 8 temel araştırmacının görev aldığını belirten Ayhancı, "Dünyada birçok ülke, yapay kan üretiyordu. Bizde bu yapay kan üretimini Türkiye'de gerçekleştirdik. Kanın temel işlevlerinden biri, vücutta oksijeni taşımak ve bunu dokulara bırakıp onun yerine karbondioksiti almaktır. Yapay kan üretimi, klasik kan bağışına ve nakline bir alternatif değil, aksine destektir. Araştırma ekibimiz, kan bağışının aynı hızla devam etmesi gerektiğine inanmaktadır" diye konuştu.Ayhancı, ürettikleri yapay kanın ani ve acil ihtiyaç olduğu durumlarda kullanılabileceğine işaret ederek şöyle devam etti: "Bu yapay kan, hayat kurtaracak bir sıvı. Kan bankalarında kan alındıktan sonra bir aydan fazla saklanamaz, hemen bozulur. Oysa yapay kanı ürettikten sonra bir sene saklayabiliyoruz. Özellikle son zamanlardaki AIDS hastalığını ve diğer birtakım kan yoluyla bulaşan hastalıkları düşünürsek yapay kanla bunların önüne geçmiş olacağız. Son olarak istediğimiz kadar yapay kanı hızlı ve daha ucuz üretebileceğiz." Ayhancı, üretilen yapay kanın her türlü kan grubuyla uyuştuğuna da sözlerine ekledi.
Türk bilim adamları yapay kan üretti
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi'nde tamamen yerli yapay kan üretildi. Sıvının tüm kan gruplarıyla uyumlu olduğu belirtildi.
Türk bilim adamlarının ortak çalışmasıyla tamamen yerli yapay kan üretildi. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Genel Biyoloji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Adnan Ayhancı, yaptığı açıklamada, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumuna (TÜBİTAK) sunulan "Multidisipliner Araştırma Projesi" önerisi kapsamında tamamen yerli hemoglobin bazlı yapay kan üretiminde ön çalışmaların başarıyla tamamlandığını söyledi. Projeye ESOGÜ, Anadolu Üniversitesi, Kars Kafkas Üniversitesi, Dicle Üniversitesi ve teknopark şirketi olan Bionkit Biyo-Nano Kimya Teknolojileri Mühendislik-Danışmanlık tarafından destek verildiğini aktaran Ayhancı, proje ile kana duyulan ihtiyacın giderileceğini bildirdi. Proje kapsamında 8 temel araştırmacının görev aldığını belirten Ayhancı, "Dünyada birçok ülke, yapay kan üretiyordu. Bizde bu yapay kan üretimini Türkiye'de gerçekleştirdik. Kanın temel işlevlerinden biri, vücutta oksijeni taşımak ve bunu dokulara bırakıp onun yerine karbondioksiti almaktır. Yapay kan üretimi, klasik kan bağışına ve nakline bir alternatif değil, aksine destektir. Araştırma ekibimiz, kan bağışının aynı hızla devam etmesi gerektiğine inanmaktadır" diye konuştu.
"HAYAT KURTARACAK SIVI"
Ayhancı, ürettikleri yapay kanın ani ve acil ihtiyaç olduğu durumlarda kullanılabileceğine işaret ederek şöyle devam etti: "Bu yapay kan, hayat kurtaracak bir sıvı. Kan bankalarında kan alındıktan sonra bir aydan fazla saklanamaz, hemen bozulur. Oysa yapay kanı ürettikten sonra bir sene saklayabiliyoruz. Özellikle son zamanlardaki AIDS hastalığını ve diğer birtakım kan yoluyla bulaşan hastalıkları düşünürsek yapay kanla bunların önüne geçmiş olacağız. Son olarak istediğimiz kadar yapay kanı hızlı ve daha ucuz üretebileceğiz."
TÜM KAN GRUPLARIYLA UYUMLU
Üretilen yapay kanın her türlü kan grubuyla uyuştuğuna da değinen Ayhancı, şunları kaydetti: "Tamamen yerli bir ürün olacağı için Türkiye'nin belki de ileride oluşabilecek kan ihtiyaçlarını dışarıdan karşılanması zorunluluğunun da önüne geçeceğiz. Kan ürünleri, çok hayati olduğu kadar çok da tehlikelidir. Birtakım istenmeyen kimyasallar veya biyolojik etmenler eklenebilir. Bu nedenle ülkemizin ihtiyacı olan hemoglobin bazlı kan stoğunu kendimizin sağlaması son derece önemlidir. Ayrıca insanlara enjekte edilen bu yapay kan, zaman içinde vücuttan doğal yollarla da atılıyor." Proje kapsamında ilerleyen süreçte istenilen ortamın oluşturulması durumunda 1 litrelik kanın yaklaşık 1 saatte üretilebileceğini bildiren Doç. Dr. Ayhancı, söz konusu projeyi daha da geliştirmek istediklerini sözlerine ekledi.
İletişim Bilgileri
E-posta: [email protected]
Web Sayfası: https://adnanayhanci.com
İş Telefonu: +90 222 239 3750 Dahili: 2840
Ofis: Fen Fak. F5 BLOK No:120/Biyoloji Bölümü Meşelik Kampüsü Odunpazarı/Eskişehir